Ankara Suzan Mehmet Gonc Lisesi ÖĞRENCİ FORUMU ANKARA/MAMAK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SMG LİSESİ ÖĞRENCİ FORUMU
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mrtzn
Admin
mrtzn


Erkek Mesaj Sayısı : 637
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Kayıt tarihi : 10/01/09

ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 5:46 pm

DÜŞMAN DA KAHRAMAN
Birgün Çanakkale’ye giden bakanlardan birine ****** şöyle dedi:
- Orada Mehmetçik anıtının başında şehitleri anacaksınız. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere karşı siper etmeseydiniz, boğaz elden gider, İstanbul elden giderdi diyeceksin.
- Evet efendim.
- Çanakkale'de yalnız bizim şehitlerimiz yok. Bu topraklar üzerinde kanlarını döken insanları da o kahraman düşman savaşçılarını da saygıyla anacaksın.
Bakanın ricası üzerine bu son söylenecekleri ******'ün kendisi hazırlamıştır. Nutuk şudur:
"Bu memlekette kanlarını döken kahraman, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır."
Bu nutku yabancı gazeteler haber aldıktan sonra, haftalarca, aylarca Avusturalya'dan, Yeni Zelanda'dan sevgi minnet mektupları yağmıştı.
F. Rıfkı Atay, Hatıralar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mrtzn
Admin
mrtzn


Erkek Mesaj Sayısı : 637
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Kayıt tarihi : 10/01/09

ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 5:48 pm

SİZ NAPOLYONA BENZİYORSUNUZ.
Mustafa kemal, bu benzetmeyi reddetti ve:
- “Napolyon, arkasına bir sürü, muhtelif milliyetteki insanları toplayacak macera aramaya çıktı. Ve bunun içindir ki yarı yolda kaldı. Ben bir anadan, bir babadan gelen kardeşlerimle kendi vatanımı kurtarmak davası yolundayım. Ve bu muhakkak ki muvaffak olacağım!” Cevabını verdi.
Mustafa Kemal’in giriştiği mücadeleyi hayret ve takdirle karşılayan Towsend, kendisine karşısındaki düşmanın kudretini hatırlatmak isteyerek:
- “Siz mücadeleye mecbur olduğunuz düşmanın ne kadar kuvvetli olduğunu hesaba katmıyorsunuz. Bu düşmanın size her vasıta ile, oturduğunuz odadaki eşya, yemeğiniz ve her şeyinizle bir fenalık yapabilmesi ihtimali bile vardır,” dedi.
Mustafa Kemal gayet sakin bir eda ile:
- “Evet, karşımdaki düşmanın çok kuvvetli olduğunu biliyorum. Fakat insaniyeti müdafaa eden kimseler ölümle tehdit edilmelerine rağmen ölmezler ve ebediyen yaşarlar!” Cevabını verdi.
Sabaha karşı müzakere bittiği vakit büyük bir hayranlıkla Mustafa Kemal’den ayrılan Towsend, refakatindeki memur Türk subayına:
- “Ben şimdiye kadar 15 hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var, ” dedi.
Banoğlu, Age, S:126
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mrtzn
Admin
mrtzn


Erkek Mesaj Sayısı : 637
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Kayıt tarihi : 10/01/09

ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 5:48 pm

DAHİ KİME DERLER?
Her zaman ****** onu sormaz veya sınava çekmez ya! Bir gün de, sofrada, neşeli bir zamanında ******’ü sınava çektiler arkadaşlarından biri, sordu:
- Lütfen cevap verin bakalım; dahi kime derler?
****** tereddüt etmeden ve kendisinin sınava çekilmesini yadırgamadan, cevap verdi:
- Dahi odur ki , ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik, der.
Banoğlu, Age, S. 512
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mrtzn
Admin
mrtzn


Erkek Mesaj Sayısı : 637
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Kayıt tarihi : 10/01/09

ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 5:51 pm

BİR GÜN YANILMIŞIM
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” Emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz.
Mustafa Kemal Keçiören’de yakın adamlarıyla Ankara’da son gecesini geçirdi. Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu. Yanındakilere:
- “Taarruz haberini alınca hesap ediniz. Onbeşinci gün İzmir’deyiz” demişti.
İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce:
- “Bir gün yanılmışım!” dedi.
Falih Rıfkı Atay


BULDUKÇA PAYLAŞIRIM ARKADAŞLAR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 6:23 am

Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.
- Söyle niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal ******, er'in omzuna elini koydu:
- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 6:24 am

******'ün gömüleceği yer: O'nun kabri Ankara'da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Çünkü O' nun en son kuvvetli isteği bir an önce Ankara'ya dönebilmekti. Biri Büyük Millet Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki yuvarlak yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. Bu yerler şu nedenle konuşulmuştur:
Bir akşam ******'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü oluşu üzerinde durulmuş ve özellikle kendisi 1926 suikast girişiminden sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti. "Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." dedikten sonra "Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın," demişti. Meclisin altındaki yuvarlak yeri ortaya atan kişiye ise, "iyi ve kalabalık bir yer, fakat ben böyle bir arzumu milletime vasiyet edemem". Ancak, gene o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum.
Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak. Recep Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı.

******, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için hoşlanacağını ve gurur duyacağını anlatırken bana bakarak: "Bunu unutma!" demişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 6:25 am

Falih Rıfkı Atay, "- ******, kendisinin öldükten sonra, Çankaya'da köşkün hemen başucundaki bir kaya parçası altına gömülmesini vasiyet etti. Ben bu vasiyeti duyanlardanım. Yaşayan iki tanıktan biri: Umum Kâtibi Hasan Rıza Soyak, İkincisi: Sayın Afet İnan'dır.." demiştir ama başka bir kaynakta ******'ün şu anda Anıtkabir'in olduğu tepeleri göstererek, oraya gömülmesini istediğini okumuştum. Hangisi doğru bilemiyorum...ama ****** için Ankara'nın çok özel bir yeri vardı ve Sabiha Gökçen'in anılarında anlattığı gibi son günlerinde hep 'Ankara'ya gidelim..ne olacaksa orada olsun" demiş. Ama doktorlar seyahati yasaklamışlar ve yazık ki, içinde kalmış, ölse de Ankara'da ölmek istiyormuş çünkü...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 6:28 am

Pek umursamaz gibi görünmeye çalışsa da, aslında içten içe bir hayli koymuş muhtereme... “Çoluk çocuğun eline beş on lira para tutuşturup stadlarda 'Manisalı Başkan istifa' diye bağırtıyorlar” demiş “Yağdanlık Hayat” adlı AKSA' K mevkutedeki “ Ölene Kadar Yalova'dayız” başlıklı köşe yazısında.

Yalova şehir stadında, bir futbol müsabakası vesilesiyle zâtına karşı gösterilen kitlesel sempati (!) nümayişinden fevkalade mütehassis olan muhterem, “Ne yani biz bu vatanın evladı değil miyiz” meâlinde serzenişte bulunuyor; yürek dağlayan bir sadâ ile.

* * *

Hatırlarsanız, Manisalı muhteremin fotoğrafı, minibüslerin arka camlarını süslüyordu yakın bir zamana kadar. Bir vakitler minübüslerin demirbaş aksesuarı olan“Ağlayan Çocuk” posterinden daha bir meşhur olmuştu o sırıtkan ifadeli fotoğraf.

Hatta bir arkadaşım, Adana - Urfa hattında çalışan kamyonlarda bile aynı fotoğrafa rastladığını, hatta fotoğrafın altında da “Söz Verdik Yaptık Harran Üniversitesi Urfalılara Hayırlı Olsun” şeklinde bir cümlenin yer aldığını anlatmıştı yemin billah ederek.

Uzatmayalım, geçenlerde gördüm, minübüsün birinin arka camındaki o malum fotoğraf, yırtılarak sökülmüş. Muhteremin muhteşem cemâlinin küçük bir kısmı camda yapışmış kalmış. İnanın pek bir hüzün vericiydi görüntü. Belli ki bir süre önce minibüsçülerle yaşanan o gerilim sırasında öfkeli bir minübüsçünün gadrine uğramış. Fotoğrafın yırtılış tarzı, sanki onu yırtan kişinin, o yırtma anında muhteremin kulaklarını hayli kuvvetli bir şekilde çınlattığı intibaını veriyordu.

Eee ! Benim necip milletimin sağı solu belli olmaz; bu gün tutar resmini asar, ertesi gün de yırtıp atar; hatta “Manisalı, başkan istifa” diye arkandan teneke çalar.

* * *

Muhterem şehremini, onca çabaya rağmen, bir türlü “Yalovalı” olamamanın yarattığı tevettürün etkisinde, anî bir hareketle sıyırıp kınından, “Bizler Edirne' den Kars' a hatta sınırları aşan topraklardan gelmiş tek bir milletin evlatlarıyız” diye savuruyor kılıcını düşman üstüne; tedavülden kalkmış, ekşimiş bir hamasetle.

Sonra, Esenler otogarındaki çığırtkanlar gibi, güzergâh üzerindeki vilayetleri sıralıyor; “Edirne, Kars...Erzurum, Siirt, Diyarbakır...” (toplam 16 vilayet) “...hepsiyle beraberiz” diyor.

Evlâd-ı Fatihan' ın ufkunu, misakî millî sınırları kesmiyor ve muhterem; Musul'dan, Kerkük' e, Türkmenistan'dan, Kafkasya' ya, Yunanistan' dan Bulgaristan'a kadar geniş bir tarihsel coğrafyayı, “birliktelik ideolojisi” salatası olarak harmanlıyor, üzerine her derde deva “******'ün evlatları” sosunu döküyor, sonra da yerseniz diye önümüze sürüyor.

Hani bir duyan da, Sarıkamış' tan Balkanlar'a, Çanakkale' den Sakarya' ya kadar dövüşülmedik vatan toprağı bırakmamış asîl muhariplerin sulbünden geldiğini sanacak muhteremin.

* * *

Sen bir taraftan, ******' ün “Yürüyen Köşk” ün inşaa sürecindeki hassasiyetini istismar edip, onun hatırası olan köşkü, kokteyl mekânına; köşkün hatırasını fincanlar, tişörtler, biblolar vb. ile ticari metaa dönüştüreceksin; kendi adı üzerinden yürütülen üç kâğıtlardan habersiz garibim çınar ağacı üzerinden “çevrecilik” mavalı anlatacaksın; sonra da, birilerinin âlî menfaatleri için “bağış” bulamacına daldırılmış şaibeli yüksek paralar karşılığında imar planlarını değiştirip, ******' ün “Benim kentim” dediği şehrin göbeğinde, devâsa alışveriş merkezleri yapılmasına izin verip kentin dokusunu bozacaksın, ardından da “ Bu birliktelik ideolojisi içinde, ******'ün evlatları olarak hepimiz Yalova'yı doğduğumuz kent gibi seviyoruz” diyeceksin !

* * *

“Geçti Sevdalarla Ömrüm” diyor bir şarkısında bestekâr Nuri Halil Poyraz.

* * *

Akl-ı selimin bütün uyarılarını kulak ardı edip, kuvvetle muhtemel trafik kazalarında kaybedilecek canları hesaba katmadan, şehrin içine, Bursa yolunun hemen kıyısına beton santrali yapılması için meclisten karar çıkartacaksın, sonra da, “ Kentli olmanın bilincinin sonuna kadar yaşayan biri olarak Yalovamız için üretmeye devam edeceğiz” diyeceksin. (Cümlenin Türkçe ve mantık hataları yazarın kendisine aittir)

Biz de bu mavalı yiicez !

Reis muavinlerinizle, meclis azalarınızla , teknokratlarınızla, ellerinizde valiz, milletin parasıyla o ülke senin bu ülke benim gezip durduğunuz yadellerin hangisinde şahit oldunuz, sizin işlediğiniz türden kent cinayetlerine ?

* * *

Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen' in yurtdışı gezilerini düzenleyen bir arkadaş anlatmıştı. Büyükerşen ve ekibi, gittikleri ülkelerde, bütün mimari yapıların, yolların, köprülerin, nehirlerin, tramvayların fotoğraflarını, filmlerini çekiyorlarmış. Sonra da, buralardan aldıkları örneklerin kendi şehirlerine uygulanabilirliklerini değerlendirip, projeler geliştirip uygulamaya geçiriyorlarmış. Eskişehir hemen şurası, gidin şehri bir dolaşın, sonra da dönüp Yalova'ya bir bakın. Belediyecilik nasıl oluyormuş bir görün.

“Ekende yok / Biçende yok / Yiyene Ortak Osmanlı” hesabı, hiçbir dahlinizin olmadığı işleri sahiplenip, “Üniversiteyi bile ben getirdim” misâli komik bile olamayacak kadar zavallı böbürlenmelerle bu işin nereye kadar gideceğini bir düşünün.

Büyükerşen' in ekibi yurtdışından bir yığın projeyle dönüyor, bizimkiler de otellerdeki hovardalık hatıralarıyla.

Fark bu kadar açık.

* * *

Bu arada beton dedim de aklıma geldi. Bilindiği üzere, şehrin içine Bursa yolunun kıyısına beton santrali yapılmasına izin veren Belediye Meclisinin cinaî kararı, büyük bir isabetle İl Genel Meclisi tarafından oybirliğiyle iptal edildi.

Ellerine sağlık.

Benim duyduğum da şu ki; o santrali oraya kurmak isteyen müteşebbise santralin kurulma izni hususunda, gayet sağlam bir teminat verilmiş. Bu müteşebbis de memleketin bu büyük hayır ve hasenât (!) işi için 3 milyon dolar civarında harcama yapmış. Ancak, bu teşebbüs İl Genel Meclisi' ne takılınca, müteşebbis büyük bir hüsrana uğramış. “Bana bu işi bitmiş bil dediler, bende onlara güvenerek yatırım yaptım” diye kıvranıp duruyormuş.

Geçenlerde görmüşler; adamın biri beton mikseri ile belediyenin önünde “Ben bu beton mikserinin hortumunu, nereye sokacağımı çok iyi biliyorum” diye bağırıyormuş.

Eğer son anlatılanlar doğruysa ve adam da dediğini yaparsa ve de bu beton da çabuk donan cinsindense; “Yandım Allah” feryadı, artık Manisa beyliğinden mi gelir yoksa Bayburt vilayetinden mi Allah bilir.

* * *

Muhterem, yazısını şöyle bağlıyor; “...hayatımızın sonuna kadar bu kentte yaşayacağız”

Naçizâne tavsiyem; şansını zorlama...

Memlekette bir sürü nekrofil var neuzübillah !

Sen en iyisi, işin bitince, efendi efendi kendi memleketine kesin dönüş yap; Allah gecinden versin, emr-i hak vâki olduğunda da baba topraklarının güvenli bağrında huzur içinde uyu.


YALovalı BİR YAZARIN YÜRÜYEN KÖŞK VE ATATÜRKLE İLGİLİ YAZISIDIR.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mrtzn
Admin
mrtzn


Erkek Mesaj Sayısı : 637
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Kayıt tarihi : 10/01/09

ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Empty
MesajKonu: Geri: ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI   ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 12:35 pm

paylaçım için teşekkürler Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ATATÜRK'E AİT BİRKAÇ ANI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ankara Suzan Mehmet Gonc Lisesi ÖĞRENCİ FORUMU ANKARA/MAMAK :: GENEL :: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (: :: Anılar-
Buraya geçin: